top of page

ZİNA (ALDATMA) NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI AVUKAT BURAK CAN KAYMAZ | ELAZIĞ

Güncelleme tarihi: 1 Ara 2021

Zina Sebebiyle Boşanma Davası (Halk arasında bilinen adıyla ZİNA DAVASI)

Boşanma sebeplerinden zina Türk Medeni Kanunu 161. Maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre eşlerden birinin zina etmesi halinde diğer eşin boşanma davası açabileceği düzenlenmiştir. Kanun maddesi zinanın ne olduğunu tanımlamamıştır yani hangi hareketlerin zina teşkil ettiği kanunda belirtilmemiştir.

Kanun maddesinin doğru uygulanabilmesi için öncelikle zinanın ne anlama geldiğini iyi anlamamız gerekmektedir. Zina Türk Dil Kurumunun Sözlüğünde aralarında evlilik bağı olmayan kişiler arasındaki cinsel ilişki şeklinde tanımlanmıştır. Görüleceği üzere zinanın oluşabilmesi için aralarında evlilik bağı bulunmayan kişiler arasında cinsel ilişki yaşanması gerekmektedir.

Peki, cinsel ilişki nedir? Hangi haller cinsel ilişki kapsamındadır? Karşı cinsi öpmek zina sayılır mı? Öpüşmek cinsel ilişkiye girer mi, zina mıdır? Karşı cinse dokunmak cinsel ilişkiye girer mi, zina mıdır?

Zinanın ne olduğunu tam olarak algılayabilmemiz için zinanın tanımında bulunan cinsel ilişkinin ne olduğunu, cinsel ilişki tabirinden ne anlamamız gerektiğini bilmemiz gerekmektedir. Bundan dolayı cinsel ilişkinin tanımına bakılmalıdır. Cinsel ilişkinin tanımına iki sözlükte rastlanılmaktadır. Veteriner Hekimliği Terimler Sözlüğüne göre cinsel ilişki; Cinsi münasebet, penisin vajinaya girmesi sonucu spermanın boşaltılması olarak tanımlanmıştır. Hemşirelik terimler sözlüğü - 2015’e göre ise cinsel ilişki; cinselliği paylaşan iki tarafın cinsel etkinliklerden bedensel ve ruhsal olarak doyum ve haz alması şeklinde tanımlanmıştır. Görüleceği üzere zinanın temelini oluşturan cinsel ilişkinin tanımında sözlükler arası farklılıklar bulunmaktadır. Burada zinanın tanımında Yargıtay uygulamalarını göz önüne almakta yarar vardır. Yargıtay kararları genel itibariyle incelendiğinde Yargıtay; zinanın varlığı için gerekli olan cinsel ilişkiyi cinsel organların birleşmesi, penisin vajinaya girmesi şeklinde anlamaktadır. Fakat kişilerin zina ederken yani cinsel birleşme yaşanırken yakalanması oldukça zor olduğundan ispat edilen çeşitli olaylar ve olgular bir zinanın bulunduğu hususunda hakime kanaat verdiği takdirde, hakim, zina suçüstü tespit edilmemiş olsa bile boşanmaya karar verebilir. O halde Yargıtay kararlarına yansımış ve zina edildiğine işaret eden davranışlar ve olayların örneklerine bakmak gerekir. Aşağıda Yargıtay tarafından zina yapıldığına kanaat getirilmiş somut olaylar bulunmaktadır.


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

Esas No:2010/22120 Karar No:2012/670

Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle davalı-davacı kocanın dava açılmadan önce ve davanın devamı sırasında dahi başka kadınlarla birlikte otelde aynı odada kaldığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 161'nci maddesinde yer alan boşanma sebebi gerçekleşmiştir. Davacı-davalı kadın evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı boşanma davasını, ıslahla öncelikle zina sebebine dayandırdığına göre, bu sebebe dayalı olarak boşanmaya karar verilmesi gerekirken, …


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2012/16833

Karar Numarası: 2013/17864

Karar Tarihi: 25.06.2013

Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davalı-karşı davacı ( kadın )'ın 16.07.2010 günü ortak konuta erkek aldığı, bu şahsın banyoda yarı çıplak vaziyette gizlenmiş halde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu vakıa mahkemece de sabit kabul edilmiştir. Kadının, yalnızken bir başka erkeği ortak konuta alması ve bu şahsın yarı çıplak vaziyette gizlenirken yakalanması zinanın varlığına delalet eder. Bu bakımdan zina kanıtlanmıştır.


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2010/5442

Karar Numarası: 2010/7658

Karar Tarihi: 19.04.2010

Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalının 8.4.2006 tarihinde evden kaçıp geceyi başka bir erkeğin evinde geçirdiği anlaşılmaktadır. Bu durum zinanın varlığı için yeterlidir. Zina kanıtlanmıştır.


Yukarıdaki Yargıtay içtihatlarından anlaşılacağı üzere;

  • Otelde karşı cinsle baş başa aynı odada gecelemek

  • Geceyi karşı cinsin evinde birlikte geçirmek

  • Ortak konuta karşı cinsin alınması ve karşı cinsin yarı çıplak yakalanması

Zina yapıldığına delalet etmektedir.


Yukarıda zina oluşturan eylemler açıklanmıştır. Bazı haller ise kanıtlansa dahi Yargıtay tarafından zina olarak değerlendirilmemektedir. Örneğin bir hayvanla cinsel ilişki yaşanması zina sayılmaz. Aynı şekilde aynı cinsler arasında cinsel ilişki yaşanması zina sayılmamaktadır. Yani gayler yahut lezbiyenler arasında yaşanan cinsel ilişki zina olarak değerlendirilmemektedir.


Eşinin zina ettiğini yakalayan yahut yukarıdaki Yargıtay içtihatlarına benzer nitelikteki olaylar yaşanması neticesinde eşin zina ettiği kanaatine varıldığı takdirde kişinin yapacağı iki şey vardır. Bunlardan ilki yaşananları sineye çekmek ve eşi affetmek. Böyle bir durumda Türk Medeni Kanunun 161. Maddesine artık zinaya dayalı boşanma davası açılamayacaktır.



Peki zina eden eş nasıl affedilir? Eşi affetmekten ne anlamalıyız?

Af tek taraflı kullanılan bir irade açıklamasıdır. Kişinin zina eden eşe karşı seni affediyorum demesi yeterli olmaktadır. Bununla birlikte bu irade açıklaması söylenmemiş olsa dahi kişinin zina eden eşe karşı affeder tavırlarla birlikte yaşaması, olayı kabullenmesi de af hükmündedir. Nitekim Yargıtay’ın içtihatlarına yansımış ve af sayılabilecek birçok örnek davranış bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şöyledir:


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2010/19506 Karar Numarası: 2010/18684 Karar Tarihi: 08.11.2010

Dava münhasıran zina sebebine dayanmaktadır. Davacının, eşinin bir başka kadınla ilişkisine dair görüntü kayıtlarını ihtiva eden CD'yi dava tarihinden dört yıl önce elde ettiği, davacı hakkındaki şantaj suçuna ilişkin ceza mahkemesinin mahkumiyet kararından anlaşılmaktadır. Bu kasetin elde edilmesinden sonra tarafların evlilik birliği devam etmiştir. Davalının başka kadınla ilişkisinin devam ettiğine ilişkin bir delil bulunmamaktadır. Bu olaya rağmen evlilik birliğinin devam etmiş olması, af niteliğindedir. Affeden tarafın da dava hakkı yoktur (TMK.md.161/3).


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2009/19942 Karar Numarası: 2010/21140 Karar Tarihi: 15.12.2010

Davacı-davalı (koca) tarafından açılan boşanma davası, münhasıran zina (TMK.md.161) sebebine dayanmaktadır. Dinlenen davacı tanıklarının beyanlarındaki hadiseler 2005 ve 2006 yıllarına aittir. Bu olaylardan sonra tarafların başka bir yere taşındıkları ve evlilik birliğinin uzunca bir süre devam ettiği, davalı-davacı kadının en son 03.06.2008 tarihinde ortak konuttan ayrılıp, önceki evliliğinden olma çocuğunun yanında kalmaya başladığı toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Davacı-davalının, eşinin kendisi evde yokken bir başka erkeği eve aldığını bildiği halde, bu olaylardan sonra evlilik birliğini devam ettirmiş olması af niteliğindedir. Affeden tarafın dava hakkı yoktur (TMK.md.161/son).


Yukarıda Yargıtay içtihatlarına yansımış zina eden eşi af niteliğindeki davranışlar dışında bir takım davranışların da af niteliği taşımayacağı Yargıtay tarafından içtihat edilmiştir. Aşağıda Yargıtay tarafından af niteliği taşımayan davranışlara örnekler verilmiştir.


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2012/26115

Karar Numarası: 2013/11574

Karar Tarihi: 25.04.2013

Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davalı-davacı kadının değişik erkekleri eve aldığı ve Mehmet isimli şahıslada uzun süredir ilişki yaşadığı ve böylelikle davalı-davacı kadının zina eyleminin gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacı-davalı kocanın eşiyle barışmak ve onu eve getirmek için gittiği, kocanın bu eyleminin af niteliğinde bulunduğu belirtilerek kocanın davasının reddine karar verilmiş ise de; kocanın eşini almak için gitmesinin af niteliğinde bulunmadığı ve eşiyle görüşmek için gittiği, davalı-davacı kadının gelmek istememesi ve eşine küfür etmesi üzerine, kocanında eşini bıçakladığı gerçekleşmiştir. Gelişen olaylar kocanın eşini affetiği ve olayları hoşgörü ile karşıladığını göstermez. O halde, davacı-davalı kocanın boşanma davasının da kabulüne karar vermek gerekirken, kocanın davranışlarının af niteliğinde kabul edilerek yazılı şekilde ret kararı verilmesi doğru olmamıştır.


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2016/14447

Karar Numarası: 2018/3576

Karar Tarihi: 20.03.2018

Davacı-karşı davalı erkeğin temyiz itirazlarının yapılan incelemesinde; Mahkemece davacı-karşı davalı erkek tarafından zina hukuki sebebine (TMK m.161) dayalı açılan boşanma davasının kadının bu eyleminin erkek tarafından affedildiği gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden kadının zina eyleminden sonra evlilik birliğinin devam etmediği, kadının sık sık babaevine bırakılmasının da birlikteliğin gerçekleşmediğini gösterdiği, ... İlçe Jandarma Komutanlığında düzenlenen kadının erkekle ortak haneye dönmek istediğini belirten 26/04/2015 tarihli tutanakta erkeğin imzası olsa da kadının aynı gün tekrar baba evine bırakılarak erkek tarafından 28.04.2016 tarihinde zina hukuki sebebine dayalı davanın açıldığı, dosya içerisinde af olgusunun kabulünü gerektirir bir delilin mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. O halde davacı-karşı davalı erkeğin zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2014/13389

Karar Numarası: 2014/23684

Karar Tarihi: 24.11.2014

Zina (TMK md. 161) sebebine dayanan boşanma davalarında, yasada öngörülen hak düşürücü süre, süre gelen eylemlerde, son eylemin bittiği tarihten itibaren başlar. Davalı (koca)'nın başka bir kadınla karı-koca gibi birlikte yaşamasının devamlılık arz ettiği, bu kadınla davanın açıldığı tarihte de birlikte yaşamın devam ettiği tanıklarca ifade edildiğine göre, altı aylık hak düşürücü sürenin sona erdiğinden söz edilemez. Hal böyle olunca, davanın süresinde açıldığının ve kocanın zina eyleminin gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Öyleyse, kadının boşanma davasının, kocanın sübut bulan zinası sebebiyle (TMK md. 161) kabulü gerekirken, sadece Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi gereğince boşanma kararı verilmesi doğru olmamıştır.


YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2014/11244

Karar Numarası: 2014/22538

Karar Tarihi: 12.11.2014

Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davalının her tartışmalarında kocasına "Allah cezanı versin, senden kurtulamayacak mıyım, sen nasıl bir insansın, beceriksiz, defol git, zürriyetin de senin gibi olacak" şeklinde sözler söyleyerek hakaret ettiği ve davacıyla birlikte yaşamaktan ısrarla kaçındığı anlaşılmaktadır. Devamlılık gösteren bu sözlerin, bir anlık öfke ile söylediğini ve sonradan pişmanlık duyulduğunu gösteren delil yoktur. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Davacının, bu olaylardan sonra davalıyla tekrar birleşmek yönündeki girişimi, iyiniyetini ve evliliğini kurtarma yönündeki samimiyetini gösterme girişimi olup, eşini af niteliğinde değildir. Buna rağmen davalının birlikte yaşamaktan kaçındığı da gerçekleşmiştir. Bu koşullar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK md. 166/1) karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile isteğin reddi doğru bulunmamıştır.


Yukarıda detaylıca açıklandığı üzere kişi zina eden eşini affeder yahut affettiğini gösterir tavırlar sergilerse zinaya dayalı boşanma davası açma hakkı düşecektir. Nitekim TMK m. 161’de affeden tarafın dava hakkı olmadığı düzenlenmiştir.

Eşin zina ettiğini öğrendikten sonra iki seçeneğimiz olduğundan bahsetmiştik. Birinci seçeneğin olayı kabullenip eşi affetmek olduğunu belirtmiş ve yukarıda zina eden eşi nasıl affedebileceğimizi göstermiştik. Eşin zina ettiğini öğrendikten sonra ikinci seçeneğimiz ise boşanma davası açmaktır.

Zinaya dayalı boşanma davası açma Türk Medeni Kanunu’nun 161.maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Bununla birlikte zinaya dayalı boşanma davası her zaman açılamaz çünkü kanun koyucu tarafından zinaya dayalı boşanma davası açılabilmesi için bir takım süreler öngörülmüştür. Bu süreler Türk Medeni Kanunu’nun 161. Maddesinin 2. Fıkrasında düzenlenmiştir. Maddeye göre Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

Örnek olay üzerinden gidecek olursak Elazığ’da yaşayan Ali ve Ayşe evlidirler. Ali 2015 yılında Ayşe’yi Elazığ’da Fatma isimli bir kadınla cinsel ilişkiye girerek aldatmıştır. 2021 tarihine geldiğimizde ise Ayşe 2015 yılında Elazığ’da eşinin kendisini Fatma isimli bir kadınla aldattığını öğrenir. Ayşe artık olay üzerinden 5 yıldan fazla bir süre geçtiği için Elazığ Aile Mahkemesine başvurup zina nedeniyle boşanma davası açamayacaktır.

İkinci bir örnek olay ise Elazığ’da yaşayan Ali ve Ayşe evlidirler. Ali 2015 yılında Ayşe’yi Elazığ’da Fatma isimli bir kadınla cinsel ilişkiye girerek aldatmıştır. 2018’in Ocak ayına geldiğimizde ise Ayşe 2015 yılında Elazığ’da eşinin kendisini Fatma isimli bir kadınla aldattığını öğrenir. Ayşe olay üzerinden henüz 5 yıl geçmediği için eşinin zina ettiğini öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde Elazığ Aile Mahkemesine başvurarak zinaya dayalı boşanma davası açabilecektir.


Zinaya Dayalı Boşanma Davası Açmanın Faydaları Nelerdir?


Zina Türk medeni kanunda düzenlemiş mutlak boşanma nedenlerinden biridir. Yani zina olayı kanıtlandığı takdirde hakim tarafından zorunlu olarak boşanma kararı verilecektir. Bu demektir ki hakim tarafından zina eyleminin evlilik birliğinin çekilmez hale getirip getirilmediği tartışılmayacak zorunlu olarak boşanma kararı verilecektir.


Zinaya dayalı boşanma davası açılması ve bu sebeple boşanmaya karar verilmiş olması en çok yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde aldatılan eş için fayda sağlamaktadır. Şöyle ki; Türk Medeni Kanunu 236. Maddesine göre zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir. Yani evlilik birliğinde edinilen malların eşler tarafından tasfiyesi / bölüşülmesi için dava açıldığında hakim tarafından kusurlu eşin payı hakkaniyete uygun olarak azaltılabilecek hatta kaldırılabilecektir.


AVUKAT BURAK CAN KAYMAZ

ELAZIĞ BAROSU


Konuyla ilgili daha detaylı bilgi almak için Elazığ boşanma avukatlarından Av. Burak Can KAYMAZ ile iletişime geçebilirsiniz.


295 görüntüleme0 yorum

Comments


Commenting has been turned off.
Yazı: Blog2_Post
bottom of page