top of page

DOLANDIRICILIK SUÇU VE CEZASI


Dolandırıcılık suçu ve cezası Türk Ceza Kanununun 157. maddesi vd. düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanunun 157. maddesi basit dolandırıcılığı düzenlemiş olup madde metni aşağıdadır: TCK m.157:

''Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.''


Dolandırıcılık suçuyla korunan hukuki değer kişinin malvarlıkları üzerindeki haklarının korunması olup ayrıca kişilerin malvarlıkları üzerindeki irade özgürlüğü de korunmaktadır.

Türk Ceza Kanunun dolandırıcılık suçuyla ilgili 157. maddesi incelendiğinde suçun ancak kasten işlenebileceği görülmektedir. Çünkü madde metni incelendiğinde kanun koyucu failin ''hileli hareketlerle bir kimseyi aldatma'' kasıtlı eylemini aradığı görülmektedir. Ayrıca suçun oluşması için kanun koyucu hileli hareketler nedeniyle mağdurun veya bir başkasının zarar etmiş ve bu zarar neticesinde fail ya da bir başkasının yarar sağlamış olması şartlarını aramaktadır.


Dolandırıcılık suçu faili ve mağdur konusunda herhangi bir özellik taşımamaktadır. Yani herkes bu suçun mağduru ve faili olabilmektedir. Bununla birlikte mağdurun algılama yeteneğine sahip olması gerekmektedir. Çünkü kanun koyucu suçun maddi unsurunda hileli davranışlarla bir kimseyi aldatmayı eylemini aramaktadır. Eğer ki kişinin algılama yeteneği gelişmemiş ise söz konusu kişi failin fiillerini algılamadığından aldanamayacaktır. Böyle bir durumda algılama yeteneği olmayan bir kişiye karşı işlenen suç dolandırıcılık değil ancak diğer şartlar da sağlanmışsa hırsızlık olabilecektir. Fakat doktrinde bu görüşün aksini savunanlar da bulunmaktadır.


DOLANDIRICILIK SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİ (NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK SUÇU)


Dolandırıcılık suçunun nitelikli hallerinden ağırlaştırıcı sebepler Türk Ceza Kanunu'nun 158. maddesinde düzenlenmiştir. TCK m. 158:

''(1) Dolandırıcılık suçunun;

a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,

b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,

c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,

d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,

e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,

f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,

g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,

h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,

i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle,

j) Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,

k) Sigorta bedelini almak maksadıyla,

l) Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle,

İşlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.


(2) Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.


(3) Bu madde ile 157 nci maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.''


Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle dolandırıcılık suçuna Yargıtay kararları ışığında örnek olay olarak;

...Katılanın evine giden sanıkların, katılana, kendisine büyü yapılmış olduğunu, altınlarını okuması gerektiğini, aksi takdirde kocasının öleceğini söyleyerek katılanı altınları vermeye ikna ettikleri, bezin içine koyup yastığa sardıkları altınları katılan farketmeden alıp daha sonra evden ayrıldıkları iddia edilen olay...


Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık suçuna Yargıtay kararları ışığında örnek olarak:


Alzheimer hastası olan ve sağlık durumunun ağır olması sebebiyle hastaneye kaldırılan annesinin yanında refakatçi olarak bulunan müştekiyi, hastane odası telefonundan arayarak, hastanın tahlillerinin iyi olmadığını, hastanın başka hastaneye nakledilmesi gerektiğini, görevli bir kişinin ismini vererek kendisine yardımcı olacağını söylemesi üzerine müştekinin vezneye gittiği, bu sırada ismi verilen kişinin müştekinin yanına geldiği, gelen kişinin başka hastaneye nakil için vezneye ödeme yapılması gerektiğini söylemesi üzerine müştekinin üzerinde para olmadığını söylemesi üzerine emanet olarak eşya da kabul edilebileceğini söylemesi üzerine müştekinin kolundaki bileziği faile vermesi eyleminde;

Alzheimer hastası olan ve durumunun ağır olması sebebiyle hastaneye kaldırılan annesinin yanında refakatçi olarak kalan katılanın, "zor şart" altında olduğu ve annesinin hastalığı sebebiyle içine düştüğü çaresizlikten yararlanılmak suretiyle sanık tarafından aldatılarak aleyhine haksız menfaat sağlandığı, sanığın eyleminin TCK'nun 158/1-b maddesinde düzenlenen "Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık" suçunu oluşturduğu kabul edilmiştir.


Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle dolandırıcılıkta örnek Yargıtay kararı:


“…Sanık F.Y.’nin diğer sanıklardan H.C., M.U. ve şikayetçilerin murisi M.Ş.Y. ile şikayetçileri dolandırmak amacıyla anlaştığı, anlaşma sonrası sanıklardan F.Y.’nin dedesi M.Ş.Y.’yi sanık H.C. ile birlikte Gülnar Tapu Sicil Müdürlüğü’ne getirdiği ve Tapu Sicil Müdürlüğü’nde M.Ş.Y.’nin sanık H.C. adına kayıtlı Gülnar İlçesi Akova Köyü’nde bulunan … kargir ev ile tarlanın tamamını 24.10.2005 tarihinde 2.000 TL’ye satmasını sağladığı, sanık H.C.’nin de çok kısa bir süre sonra 31.10.2005 tarihinde aynı gayrimenkulü 8.000 TL bedelle sanık F.Y.’nin dayısı olan diğer sanık M.U.’ya sattığı, işlem sırasında sağlık ocağında görevli pratisyen hekim tarafından verilmiş hukuki ehliyete sahip olduğuna ilişkin rapor alınmış ise de bu tarihten 9 gün sonra 02.11.2015 tarihinde Mersin Devlet Hastanesi’nin nöroloji, psikiyatri, göz ve kulak-burun-boğaz uzmanlarının da katıldığı heyet tarafından verilen M.Ş.Y.’nin demans rahatsızlığı nedeniyle “medeni haklarını kullanamaz, vasi tayini gereklidir” içerikli raporu bulunup, iki rapor arasındaki kısa süre de demans rahatsızlığının 77 gelişmesinin mümkün olmaması, ilk raporu veren doktorun uzman doktor olmadığına ve sonraki raporu veren sağlık kuruluşunun yanılma payı olabileceğine yönelik beyanları gözetildiğinde, M.Ş.Y.’nin işlem tarihinde medeni hakları kullanma ehliyetinden yoksun olduğu, sanık F.Y.’nin dedesi olan ve durumunu bildiği muris M.Ş.Y.’yi ilgili tapu müdürlüğüne kendisinin getirerek işlem yapmasını sağladığı, tanık A.D.’nin, sanık F.Y.’nin dayısı olan diğer sanık M.U.’ya yönelik olarak dedesine ait tapuyu bu sanık üzerine geçireceği şeklindeki sözleri duyduğunu beyan etmiş olduğunun anlaşılması karşısında, sanıkların eyleminin kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından faydalanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi …. bozmayı gerektirmiştir.”


Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçuna örnek Yargıtay kararı:


...Sanıkların sahte olarak hazırladıkları nüfus cüzdanlarını mağdurların hesaplarının bulunduğu bankalara göndererek işledikleri dolandırıcılık ve dolandırıcılığa teşebbüs suçlarında, kamu kurumu niteliğindeki nüfus müdürlüğünün maddi varlıklarından olan sahte nüfus cüzdanlarının kullanılmaları nedeniyle eylemlerinin 5237 sayılı TCK'nın 158/1-d maddesindeki “kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin suç vasfında yanılgıya düşülerek...


Dolandırıcılık suçunda daha az cezayı gerektirecek hal Türk Ceza Kanunu'nun 159. maddesinde düzenlenmiştir. TCK m. 159'a göre; dolandırıcılığın, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi halinde, şikayet üzerine, altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.


Avukat Burak Can KAYMAZ

ELAZIĞ



384 görüntüleme0 yorum

Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page